Kentin sahil kesimindeki ilçesi Samandağ‘a bağlı Hıdırbey Mahallesi‘nde bulunan çınar ağacı, Hz. Musa tarafından dikildiğine inanıldığı için yöre halkı tarafından ‘Musa Ağacı’ olarak biliniyor. 7,5 metre gövde genişliği ve 17 metre boyuyla bölgenin simgesi haline gelen Musa Ağacı, doğal güzelliğiyle ülkenin dört bir yanından gelen ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Yöre halkı tarafından ağacın, Samandağ’da Hz. Musa’nın elindeki asayı toprağa sapladıktan sonra asanın yeşerip fidana dönüşmesi sonucu ortaya çıktığına inanılıyor. Halk arasında Ab-ı Hayat suyundan can bulan fidanın binlerce yılda gelişerek bugünkü halini aldığı düşünülüyor.
EFSANELER VE GERÇEKLER
Rivayete göre, Hazreti Hızır ile Hazreti Musa Samandağ’da buluşmuşlar. Daha sonra Hıdırbey köyünden geçerken, Musa, elindeki asayı yere saplıyor ve aşağıdaki sudan içiyor. Geri döndüğünde asanın yeşerdiğini görüyor. Bu nedenle ağacın adı, halk arasında, Musa Ağacı olarak biliniyor.,
İnanışa göre asa, abı hayat suyunda can bulmuştur. Ağaç, binlerce yılda bugünkü haline gelmiş. Ağacın yanındaki levhada, ağacın gövde çapı 7.50, çevresi 21, yüksekliği ise 7 metre olarak tarif edilmiş. Aynı levhada, ağacın dallarının yaklaşık 1000 metrelik alanı kapsadığı ifade ediliyor.
Hıdırbey köyü ise aslında bir Ermeni köyü. Musa Dağı’nda kurulmuş Ermeni köylerinden biri. Kahramanmaraş’ta pastörlük yapan ve misyon yetimhanesinden sorumlu olan Dikran Andreasyan, 1915’te tehcir kararını alınca, karısını ve yetimhanedeki çocukları da yanına alarak, kendi köyü olan Yoğunoluk’a doğru yola çıkar. Yolda türlü olaylar gelir başına. Ama sonunda Ermeni köylülerle buluşur. Onun köylülere önerisi, çöle sürgün gitmek yerine Musa Dağı’na çıkıp direnmektir. Binlerce Ermeni köylü Musa Dağı’na sığınıyor, saldırılara karşı direnmeye çalışıyor. Bu direniş hikayesini Türkiye’deki çok kişi Avusturyalı yazar Franz Werfel’in “Musa Dağı’nda 40 Gün” kitabından biliyor. Ermeni köylüler, 40 gün süren direnişten sonra Fransa gemilerinin yardımıyla kurtuluyorlar. Önce Mısır’a giden 4 binin üstünde Ermeni, savaş bitince geri dönüyorlar. Ancak Hatay Türkiye topraklarına katılınca büyük çoğunluğu göç ediyor. Ermenilerden kalan köylere başkaları yerleştiriliyor. Hıdırbey köyüne ise Türkmenler yerleşiyor.